"Benim dengemi bozmayınız
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var"
Hayatıma yön veren, yol veren ve o bir o kadar şekil veren adamın; Turgut Uyar'ın dizeleri eşliğinde ve yılların eskitemediği, yıpratamadığı, hayatımın her daim seri başı dostlarından, kadim ve pek sevimli kardeşimin beni yazmaya itekmesiyle vurmaya başlıyorum tuşlara. Kelime oluyorlar, devamında cümle oluyorlar ve sonunda ben oluyorlar..
Gelen geçen zaman zarfında ardıma baktığımda son zamanların belki de en huzurlu, kafa olarak kararınca rahat olduğum günler geçirdiğim söylenebilir (Her ne kadar işsiz, çulsuz, avara ve kımıl zararlısı olsam dahi..) Böyle olmam da ki en büyük etmen ise beni bu yazıya yeltendiren İdil Kardeşim'in bana yapmış olduğu psikolojik testin (veya tedavi) olduğunu söyleyebilirim. Testin içeriği ise; benden bu hayatta nelerden memnun olup, neleri sevmediğimi bir kağıda yazmamı istedi. Bunu yapmakta ilk başta çok çekindim çünkü oturup adam akıllı düşündüğüm zaman, bu hayatta Galatasaray'dan başka herhangi bir şeyden mutlu olmadığımın ortaya çıkacağından korktum ve testi birlikte yapmayı önerdim. Oturup yapmaya başladığımızda ise ilk başta gerçekten öyle oldu. Devamında kendisinin de zorlamasıyla film izlemek, müzik dinlemek gibi klasik zevkleri de ekledik. Nelerden memnun oluyorum sorusunun cevabını kendim aldığımda, aslında ne kadar klasik bir adam olduğumunda farkına vardım (Ne kadar marjinalmiş gibi göstermeye çalışsam da kendimi..)
ve işin daha zor kısımına geçmiştik; nelerden hoşlanmıyorum? Bunun cevabını tek kalemde verebilmek gayet zor oldu ama sonu güzel oldu. Materyaller ortaya çıktıkça, kendimle yüzleşmiş oldum. Daha evvel de bir kaç kez deneyimim olmuştu fakat hiç bu kadar başarılı bir sonuç elde edememiştim. (Ordu maçının devre arasını saymazsak..) Yani aslında ortaya şöyle azotlu bir netice çıkıyor ki iki yumurtayı bir araya getirip kıramayan ben, yine birinin yardımıyla kendimle yüzleşmiş oldum. Güzel de oldum aslında..
Kişilerin hayatında değerli olmak, onların gözünde değerli sıfatını kazanabilmek oldukça güç. Ne mutlu ki benim hayatımda bu kavramdan fazlasıyla var. Onlardan biri ise 15 yıldan beri daha da kuvvetlenen ve kuvvetlenecek olan İdil'le olan kardeşliğim ve dostluğumdur. Hayatımda ender kız arkadaşım vardır. İçlerinde en kıymetli ve en değerlisidir. (Adam kayırmak buna deniyor.) Bana vermiş olduğu değerin kıymetini belki hor kullandığım zamanlarda olmuştur, oluyordur fakat çok şükür ki gram eksiltme yapmamıştır. Dileğim şudur ki birbirimizi idare edişimizin 75.yılını kutlayacağımız zamanları görmeyi çok isterim.
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var"
Hayatıma yön veren, yol veren ve o bir o kadar şekil veren adamın; Turgut Uyar'ın dizeleri eşliğinde ve yılların eskitemediği, yıpratamadığı, hayatımın her daim seri başı dostlarından, kadim ve pek sevimli kardeşimin beni yazmaya itekmesiyle vurmaya başlıyorum tuşlara. Kelime oluyorlar, devamında cümle oluyorlar ve sonunda ben oluyorlar..
Gelen geçen zaman zarfında ardıma baktığımda son zamanların belki de en huzurlu, kafa olarak kararınca rahat olduğum günler geçirdiğim söylenebilir (Her ne kadar işsiz, çulsuz, avara ve kımıl zararlısı olsam dahi..) Böyle olmam da ki en büyük etmen ise beni bu yazıya yeltendiren İdil Kardeşim'in bana yapmış olduğu psikolojik testin (veya tedavi) olduğunu söyleyebilirim. Testin içeriği ise; benden bu hayatta nelerden memnun olup, neleri sevmediğimi bir kağıda yazmamı istedi. Bunu yapmakta ilk başta çok çekindim çünkü oturup adam akıllı düşündüğüm zaman, bu hayatta Galatasaray'dan başka herhangi bir şeyden mutlu olmadığımın ortaya çıkacağından korktum ve testi birlikte yapmayı önerdim. Oturup yapmaya başladığımızda ise ilk başta gerçekten öyle oldu. Devamında kendisinin de zorlamasıyla film izlemek, müzik dinlemek gibi klasik zevkleri de ekledik. Nelerden memnun oluyorum sorusunun cevabını kendim aldığımda, aslında ne kadar klasik bir adam olduğumunda farkına vardım (Ne kadar marjinalmiş gibi göstermeye çalışsam da kendimi..)
ve işin daha zor kısımına geçmiştik; nelerden hoşlanmıyorum? Bunun cevabını tek kalemde verebilmek gayet zor oldu ama sonu güzel oldu. Materyaller ortaya çıktıkça, kendimle yüzleşmiş oldum. Daha evvel de bir kaç kez deneyimim olmuştu fakat hiç bu kadar başarılı bir sonuç elde edememiştim. (Ordu maçının devre arasını saymazsak..) Yani aslında ortaya şöyle azotlu bir netice çıkıyor ki iki yumurtayı bir araya getirip kıramayan ben, yine birinin yardımıyla kendimle yüzleşmiş oldum. Güzel de oldum aslında..
Kişilerin hayatında değerli olmak, onların gözünde değerli sıfatını kazanabilmek oldukça güç. Ne mutlu ki benim hayatımda bu kavramdan fazlasıyla var. Onlardan biri ise 15 yıldan beri daha da kuvvetlenen ve kuvvetlenecek olan İdil'le olan kardeşliğim ve dostluğumdur. Hayatımda ender kız arkadaşım vardır. İçlerinde en kıymetli ve en değerlisidir. (Adam kayırmak buna deniyor.) Bana vermiş olduğu değerin kıymetini belki hor kullandığım zamanlarda olmuştur, oluyordur fakat çok şükür ki gram eksiltme yapmamıştır. Dileğim şudur ki birbirimizi idare edişimizin 75.yılını kutlayacağımız zamanları görmeyi çok isterim.
Yorumlar
Yorum Gönder