Kayıp Çölde Görülen Serap

 (02:16) Yine bir kaybedenler gecesinin tam ortasındayım. Spontane dökülmeye başlıyor kelimelerim elimden, umarım bu sefer bana yardımcı olur ve yüzüstü bırakmazlar.

(04:23) Bak olmadı işte yine toparlayamdım bir yazıyı daha ve buruk kaldı cümlelerim. Neredesin sen, bana gösterişli sözler yazdıran kadın. Neredesin sen, bana şarkılar yazdıran kadın. Kimi sevsem, içinden yine sen çıkıyorsun. Süslü rüyalarımın başrolündeyken nasıl oldu da bir anda karanlık kabuslarımın karşı konulmaz varlığı oldun? Kimin kapısından içeri girsem hep seninle karşılaşır oldum. Ne zaman iç olsam, içimi dışıma vursam hep sen çıktın dışımda.

Kesin bunlar Onur Ünlü ve Burak Aksak'ın laneti; çok sevdim onları. Okudukça, yaşadım. Yaşadıkça, kaybettiğimi ve kaybeden olduğumu anladım. Kaybolduğum çölde birini beklemeye alıkoydular beni. Gerçi ben seni de beklemiyorum. (sen yalnızca benim serabımdın.) Sadece sana olan nefretimi kusup üzerimde ki bu laneti atmak istiyorum. Tıpkı "ceketimi neden alıp gittin?!" diye denizlere haykıran İsmail Abi'm gibi.

Şimdi çıkmaz bir sokaktayım -her ne kadar çok klişeleşmiş edebi bir cümle olmuş olsa da genel olarak hal ve vaziyetim öyle.- Sadece kendimi kandırıyorum kısa süreli ve seviyeli sevişmelerimde. Aslında sen hiç olmadın, sen olmadıkça daha da inandım maneviyata. Devrime inandım, sana olan inancım azaldıkça, daha da inandım..

(Ah Devrim! Ne nazlı güzelsin sen öyle. Özgürlüğümü,sevgimi bana kazandıran kavram. Sen olmasaydın bilemezdim ben Deniz'i, Hüseyin'i,Mahir'i. Sevemezdim Ferhan Şensoy'u, dinleyemezdim Grup Yorum'u, Cem Karaca'yı ve daha adını hatırlayamadığım saygıdeğer sanatçıları.-Günlerdir sana birşeyler yazabilmek için kendimi paralıyordum. Bu yazı içerisinde sana ara pası yapıyorum bağışla beni.-)

(06:47) Toparlayamıyorum yine. Ne zaman seni düşünsem dağılıyorum etrafa fakat bu sefer öyle değil. Bu son yazıydı, içinde sen geçen. Esasında sen benim en güzel bahanemsin, birini sevmemem için.. Kimse kendine pay çıkarmasın bu yazıdan. Sadece Leyla nun'un sezon finalinde Yavuz Abi'nin "alman pastası" hikayesinden etkilenmiş olup, gecemi rahatlatmak için yazılmış bir yazıdır.



Eyvallah..

(dipnotu: ben ne kadar klasikleşmişim. Cümlelerim seçkin ve özgün değil. Kendime karşı önyargılarım da oluşmuş. Yeterince de büyük harflerden ürker olmuşum.) 

Yorumlar