Yediğin İçtiğin Sende Kalsın

(net ve pürüzsüz olarak bu yazım sanadır.)

Öncellikle hoşgeldin,hoşluklar getirdin. Seni daha tanımıyorum diyebilirim fakat günler geçtikçe değer kazanıyorsun neznimde. Seninle oldukça (uzaktayken veya yakınındayken) iç oluyorum, içten oluyorum. Farkına varmadan ruhumu okşuyorsun ve belki de fark ettirmeden ruhumu alıyorsun. (şair burada fark ettirmeden ipleri eline alıyorsun demek istedi aslında.)

Hiç tahmin etmediğim bir zamanda, hiç tahmin etmeyeceğim bir biçimde geldin bana,çıktın karşıma.. Tıpkı Hagi'nin Monaco'ya attığı gol gibi.. Seni tanıyınca insan sevgimi yeniden kazandım. Sevdiklerimi daha çok sevdim, Galatasaray'ı daha çok sevdim. Kusura bakmasınlar ama lahana,karnıbahar ve ıspanağı hala sevemedim! Bu hayatta beni -şakayla karışık- ciddi düşüncelere ilk defa sen attın. Yıllar boyu yapmaya çalıştığım yapbozun eksik parçası sensin belki de bilmiyorum. An itibariyle seni yaşıyor ve soluyorum güzel olan bu.. "Soytarılık etmeden güldürebilmek seni" çok nefis bir duygu. Sen gülünce bende gül oluyorum, kırmızı oluyorum hiç haddim olmadan..
(Ah Muhsin Ünlü'nde dediği gibi ; "işte sen gülüyorsun ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar.")

Ben karanlıktım,aydınlık oldum. Sen geceye gün oldun. Bulanıktım,berrak oldum. Kimbilir belki de bu hayatta sahip olamadığım bütün eksiklikler sendedir yada sende her düş gibi çabucak kırılıp dökülür müsün gözlerimden? Özün sözü olarak ; şimdi mesailerim sanadır. (şair burada Feridun Düzağaç'a gönderme yapmadan edemedi!)

Yorumlar